Devlet Ajansı

Türkiye Komünist Gençliği (TKG), 6 Mayıs 1972’de idam edilen devrimci gençler Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı anmak için Türkiye’nin dört bir yanında bir araya geldi. İstanbul Dolmabahçe, İzmir Alsancak, Eskişehir ve Mersin’de eş zamanlı yapılan anmalarda “tam bağımsız Türkiye” vurgusu öne çıktı.

Ankara’daki anma sonrası TKP Çankaya Gençlik Merkezi’nden yapılan açıklamada, “Biz, tıpkı 53 yıl önce Denizlerin yaptığı gibi en başa devrim fikrini yazıyor, tarihimizdeki köklü mirasa sahip çıkıyoruz” denildi.

Erdenay Bırasoğlu: “Zorbalara Haddini Bildireceğiz”

İstanbul Dolmabahçe’deki anmada konuşan Türkiye Komünist Gençliği temsilcisi Erdenay Bırasoğlu, “Memleketin tepesine çökmüş, Yeni-Osmanlı heveslisi zorbalara Denizlerden emanet bir çift sözümüz var. Halkımızın bağımsızlığı ve mutluluğu için mücadele etmeye devam edeceğiz. Deniz’in, Yusuf’un, Hüseyin’in düşlerindeki ülkeyi, yani tam bağımsız sosyalist Türkiye’yi kuracağız. Söz veriyoruz!” dedi.

Kuzulugil: “Cumhuriyet’i Yeniden Yüceltecek Güç İşçi Sınıfımızdır”

Dolmabahçe’deki anmada TKP Parti Meclisi Üyesi Mehmet Kuzulugil de bir konuşma yaptı. Kuzulugil, Türkiye’nin içinde bulunduğu krizlere işaret ederek, şu ifadeleri kullandı:

“İhanete uğrayan Cumhuriyet’i yeniden yüceltecek olan işçi sınıfımız var. Bugün bağımsız Türkiye diyen genç devrimcilerin; Deniz’in, Yusuf’un, Hüseyin’in, Mahir’in, İbo’nun adları bu bayraklarda yaşamaktadır.”

Kuzulugil, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının sadece mücadele azmini değil, boyun eğmeyen duruşlarını da miras bıraktığını vurguladı. Silahlı devrim fikrinin dönemin koşullarında genç devrimciler arasında yaygın olduğunu hatırlatan Kuzulugil, “12 Mart faşizmine direnen iki büyük güç vardı: Genç devrimcilerin kararlılığı ve sosyalist aydınların dik duruşu” dedi.

Anma töreninde devrim şehitleri kadar onları destekleyen sosyalist aydınlar da anıldı. Kuzulugil konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı:

“Denizler dediğimizde Mahirleri, İbo’yu, Sevgi Soysal’ı, Behice Boran’ı, Uğur Mumcu’yu da hatırlıyoruz. Büyük ve tükenmez bir nehrin çocuklarıyız. Görevimiz önce deniz olmak, sonra okyanuslara karışmaktır. Yaşasın Marksizm-Leninizm’in yüce ideolojisi!”